Hastalıklar

Hayatımızın %90’ını geçirdiğimiz iç ortamlar, dış ortamlara göre 10 kat daha kirlidir. Beraberinde sağlık sorunlarını getiren bu durum yaşam kalitemizi de düşürür.

Dünya sağlık örgütünün 2004 yılında yayımlanan Türkiye raporuna göre, Türkiye’de her yıl 3.400kişi iç hava kirliliğinden, 20.100 kişi ise dış hava kirliliğinden hayatını kaybetmektedir. Bu veriler ışığında iç hava kalitesi göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir konu haline gelmiştir.

Büyük şehirlerde dışarıda yürürken bile havanın kalitesi konusunda endişeleniriz. Sis, kirlilik, nem ve rüzgar gibi faktörler hava kalitesini etkiler. Aynı zamanda evlerimizde soluduğumuz havada da sağlığımızı olumsuz etkileyebilecek faktörler bulunur. Sentetik malzemeler, temizlik ürünleri, boyalar, modern ev teçhizatı, mobilya ve ortak organik bileşikler, sağlığımızı ve konforumuzu olumsuz yönde etkileyen gazlar ve kimyasallar içerebilir. Zamanımızın %90'ından fazlasını kapalı alanlarda geçiririz. Her zaman güvenli ve rahat hissetmemiz gereken bu alanlarda hava kalitesi sağlık açısından en büyük tehditlerden birini oluşturabilir.

Kötü hava kalitesinin konforumuz üzerinde pek çok olumsuz etkisi vardır. Kirli havada bulunan mikroskobik boyuttaki parçacıklar akciğerlerimizin derinliklerine kadar nüfuz edebilir. Dokuları tahriş eder, inflamasyona neden olur, solunum ve dolaşım sistemlerimizdeki mevcut sorunları kötüleştirirler. Mikroskobik boyuttaki bu parçacıklara maruz kalmak; nefes almada güçlük, astım, inme, kalp krizi gibi ciddi hastalıkların riskini arttırabilir. Küçük çocuklar ve yaşlılar bu mikroskobik boyuttaki parçacıkların olumsuz etkilerine karşı en savunmasız kişilerdir. İç mekanlardaki iyi hava kalitesi ise hem sağlığımızı bu olumsuz etkilerden korur hem de konsantrasyon, uyku ve yaşam kalitemizi artırır.

TOP