Çok sayıda insanın bir arada bulunduğu odalarda karbondioksit sorunlarının var olduğu uzun süredir biliniyor olsa da, eğitim sektörü açısından tatmin edici çözümlere henüz ulaşılmış değil. Aynı zamanda, özellikle kış aylarında, kapalı alanlarda pencerelerin ne kadar sıklıkta ve kim tarafından açılması gerektiğine dair açıkça düzenlenmiş bir yönetmelik bulunmamaktadır. Bunun sonucunda da, tahmin edeceğiniz üzere, çok yüksek CO₂ değerleri (3.000 ppm ve üzeri) ölçülmektedir. Bu durum okullar, ofisler gibi toplu bulunulan mekanlarda enfeksiyon riskine doğrudan etki eder. Bir odada ne kadar çok CO₂ varsa, orada o kadar çok sayıda virüs bir arada bulunuyor demektir.
Örneğin, 2003 yılında Amerikalı bilim insanları Rudnick ve Milton, bir okul odasında, grip enfeksiyonu riski üzerine bir çalışma yaptılar. Dört saat boyunca bir derslikte bulunan 30 kişiden birinde akut influenza virüsü mevcuttu. Sonuç olarak CO₂, 1.000 ppm değerindeyken beş kişi hastalandı, 2.000 ppm değerindeyken bu sayı 12’ye, 3.000 ppm değerindeyken de 15’e yükseldi.
Bu tarz araştırmalardan yola çıkarak, iç ortam hava kalitesindeki azalışlar hastalıkların ortam içerisinde daha hızlı yayıldığını kanıtlar niteliktedir.